BOŞANMA DAVALARINDA VELAYET HUSUSU: HUKUKİ ESASLAR, UYGULAMA VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Boşanma davalarında velayet, Velayet davası, Velayetin Değiştirilmesi davası, Velayet davasında dikkate alınan hususlar başlıklı 2025 tarihli yazımızdasınız.

1. Giriş

Boşanma, yalnızca eşler arasındaki hukuki bağın sona ermesiyle sınırlı bir süreç değildir; aynı zamanda ortak çocukların geleceğine dair kritik kararların alındığı bir aşamadır. Bu sürecin en önemli ve hassas konularından biri de velayet meselesidir. Türk hukukunda velayet, çocuğun üstün yararı ilkesine dayalı olarak düzenlenmekte ve mahkemeler tarafından titizlikle değerlendirilmektedir.

Velayet kararı, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini en iyi şekilde sürdürebileceği ebeveyn belirlenerek verilir. Türk Medeni Kanunu’nun 335-351. maddeleri arasında ele alınan velayet konusu, zaman zaman Yargıtay içtihatları ve uluslararası hukuk ilkeleri doğrultusunda gelişmekte ve uygulamada değişiklikler göstermektedir.

Bu makalede, boşanma davalarında velayet kararının hukuki çerçevesi, mahkeme tarafından dikkate alınan kriterler, güncel uygulamalar ve tarafların hakları ele alınacaktır.

2. Boşanma Davalarında Velayetin Hukuki Çerçevesi

Velayet, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 335-351. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti ortak olarak kullanırken, boşanma halinde velayet anne veya babadan birine bırakılır.

Türk Medeni Kanunu’nun 336. Maddesi:

“Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. ”

Mahkemenin çocuğun üstün yararını gözeterek karar verecek olması, boşanma sürecinde mahkemeye geniş bir takdir yetkisi tanımakta ve kararın her olayın özel koşullarına göre verilmesini öngörmektedir.

3. Mahkemenin Velayet Kararında Dikkate Aldığı Unsurlar

Mahkeme, velayet kararını verirken tarafların kişisel durumlarını, çocuk üzerindeki etkilerini ve çocuğun gelişimini doğrudan ilgilendiren birçok faktörü dikkate alır. Bu çerçevede mahkemenin öncelikle değerlendirdiği kriterler şunlardır:

3.1. Çocuğun Üstün Yararı İlkesi: Türk hukukunda velayetin belirlenmesinde en temel kriter çocuğun üstün yararıdır. Mahkemeler, hangi ebeveynin çocuğun fiziksel, psikolojik ve eğitsel gelişimini daha iyi sağlayacağını tespit ederek karar verir. Bu ilkenin uygulanması kapsamında çocuğun temel bakım ve ihtiyaçlarının hangi ebeveyn tarafından daha iyi karşılanabileceği, ebeveyn-çocuk ilişkisi, çocuğun gelişimi için sağlanacak maddi ve manevi ortamın yeterliliği, çocuğun çevresel, sosyal ve eğitsel koşullarının devamlılığı göz önünde bulundurulur:

3.2. Çocuğun Yaşı ve Anne Bakımı İlkesi: Türk hukuk uygulamalarında, küçük yaştaki çocukların (özellikle 0-6 yaş arası) anne bakımına daha fazla ihtiyaç duyduğu kabul edilmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu dönemlerde velayet genellikle anneye bırakılmaktadır. Ancak, anne velayeti hak etmeyecek şekilde çocuğun bakımına ilgisizse, ciddi psikolojik veya fiziksel sağlık sorunları varsa ya da çocuğa zarar verici bir yaşam tarzına sahipse (örneğin, bağımlılık, şiddet vb.), velayet babaya verilebilir.

3.3. Ebeveynlerin Yaşam Tarzı ve Çocuğa Karşı Sorumlulukları: Mahkeme, velayet verilecek ebeveynin yaşam tarzının çocuğun sağlıklı gelişimi açısından uygun olup olmadığını değerlendirir. Ebeveynin istikrarlı bir yaşam sürdürmesi, çocuğun eğitimine ve gelişimine ilgisi, düzenli bir gelirinin olup olmadığı, ebeveynin sağlık durumu ve psikolojik yeterliliği ve çocuğun ahlaki ve etik değerlerini koruyacak bir çevrede büyütülüp büyütülmeyeceği hususları velayet konusunda belirleyici olabilir. Bu kriterler ışığında, mahkeme çocuğun sağlıklı gelişimini tehlikeye atabilecek bir ortamda yetişmesini önlemek amacıyla velayeti diğer tarafa verebilir.

3.4. Çocuğun Görüşü: Çocuğun yaşı ve olgunluk seviyesi dikkate alınarak, mahkeme çocuğun hangi ebeveynde yaşamak istediğini dinleyebilir. 8 yaş ve üzeri çocukların görüşleri, onların duygusal ve bilişsel gelişimleri uygun bulunduğu takdirde, mahkeme tarafından dikkate alınmaktadır. Ancak, çocuğun tercihi mutlak bağlayıcılığa sahip değildir. Mahkeme, çocuğun kararının manipülasyona uğramış olup olmadığını değerlendirerek üstün yararı doğrultusunda bir karar verir.

4. Çocuğun Anne veya Babayla Kişisel İlişkisinin Düzenlenmesi:

Velayeti almayan ebeveynin çocukla olan ilişkisinin kesilmemesi için mahkeme, kişisel ilişki düzenlemesi yapar. Belirlenen günlerde kendisine velayet bırakılmayan ebeveyn ile çocuğun beraber vakit geçirerek aralarındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak hedeflenmiştir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı ön planda tutulur. Eğer velayet sahibi ebeveyn, çocuğun diğer ebeveyni ile görüşmesine engel olursa, bu durum hukuki yaptırımlara neden olabilir.

5. Uygulamada Karşılaşılan Durumlar

5.1 Velayetin Değiştirilmesi (Velayet Davası: Boşanma davasında verilen velayet kararı, kesin hüküm niteliğinde değildir. Velayet hakkına sahip ebeveynin çocuğa karşı görevlerini ihmal etmesi, çocuğun sağlığını veya gelişimini tehlikeye sokması gibi durumlarda velayetin değiştirilmesi mümkündür.

Velayetin değiştirilmesi için aşağıdaki sebeplere dayanarak velayetin değiştirilmesi talebiyle aile mahkemesinde dava açılabilir;
Velayet sahibi ebeveynin çocuğun bakım ve eğitimine ilgisiz kalması,
Çocuğun velayet sahibinin yanında fiziksel veya psikolojik zarar görmesi,
Velayet sahibinin sağlık, ekonomik veya psikolojik sorunları nedeniyle çocuğun gelişiminin olumsuz etkilenmesi,
Çocuğun diğer ebeveynde daha iyi bir ortamda büyüyebileceğinin kanıtlanması.

Velâyete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velâyetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velâyet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir

5.2 Ortak Velayet Uygulaması: Türk hukukunda, uzun yıllar boyunca boşanma sonrası ortak velayet mümkün görülmemekteydi. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Yargıtay’ın içtihatları doğrultusunda ortak velayete izin verilebileceği kabul edilmiştir. Ancak, anlaşmazlık durumlarında mahkeme genellikle tek ebeveyne velayet vermektedir.

Ortak velayet kararı alınabilmesi için: Ebeveynlerin çocukla ilgili konularda iş birliği yapabiliyor olması, Çocuğun menfaatine uygun bir düzenlemenin sağlanabiliyor olması gerekmektedir.

5.3. Velayet Sahibi Ebeveynin Ölümü: Velayet sahibi ebeveynin vefat etmesi durumunda, velayet kural olarak hayatta kalan diğer ebeveyne geçer. Ancak, çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa, mahkeme tarafından bir vasi atanması da mümkün olabilir.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Boşanma davalarında velayet kararı, çocuğun üstün yararı ilkesine dayalı olarak şekillenir. Mahkemeler, çocuğun yaşını, ebeveynlerin yaşam koşullarını, bakım kapasitesini ve çocuğun tercihini değerlendirerek en uygun velayet kararını verir. Velayet kararları kesin hüküm niteliğinde olmayıp, zamanla değiştirilebilir.

Velayet davası veya değişiklik talepleri, hukuki sürecin iyi yönetilmesini gerektiren hassas konular olup, uzman bir avukattan destek alınması önemlidir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir